Bu Blogda Ara

7 Şubat 2009 Cumartesi

Kyoto Protokolü’ne Katılıyoruz

Protokol, İklim Değişikliği Konusunda Tek Çerçeve


İklim değişikliğiyle savaşım konusunda bir çerçeve anlaşma olan Kyoto Protokolü’ne ülkemiz de katılacak. Konuya ilişkin yasa tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin geçen günkü toplantısında kabul edildi.

Kabul edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun adlı yasanın gerekçesinde, Türkiye’nin, iklim değişikliğiyle savaşım konusunda uluslararası toplumla birlikte hareket etmekte olduğu belirtiliyor.

Ülkemiz, iklim değişikliği konusunda ilk uluslararası adım olan 1992 tarihli Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni 2004 yılında imzalamıştı. Bu sözleşmenin 1995’te Berlin’de düzenlenen 1. Taraflar Konferansı’nda, sera etkisi yapan gazların salımının 2000 yılından başlayarak belirli zaman dilimlerinde nicelik bakımdan azaltılması, buna ek olarak, bu salımın sınırlandırılması konusunda yöntemler ile önlemlerin belirlenmesine yönelik bir süreç başlatılmıştı. 1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde toplanan 3. Taraflar Konferansı’nda da bu sürecin ilk sonucu olarak Kyoto Protokolü adlı belge üzerinde anlaşmaya varıldı. Kyoto Protokolü, iklim değişikliği konusunda uluslararası tek çerçeve.

Bugün için 177 ülke ile AB’nin katılmış olduğu Kyoto Protokolü’nün ilk yükümlülük dönemi 2012 yılında sona erecek.

Bu protokole katılımın ülkemize sağlayacağı yararlar özetle söyle sıralanıyor:

- Dünyamızın başta gelen sorunlarından biri olan iklim değişikliği konusundaki savaşımda kararlılığımız ortaya konarak Türkiye’nin, uluslararası toplumun güvenilir bir üyesi olduğu gösterilmiş oluyor;

- 2012 yılından sonrasına ilişkin görüşmelerde ülkemizin ağırlığı artacak; böylece, iklim değişikliğiyle savaşım konusunda bu yıldan sonraya ilişkin düzenlemelerde ülkemiz, kendine özgü koşulları görüşmede daha güçlü olacak;

- Ülkemizde bu protokolün belirlediği düzenlemelere uyulacağından, özel kesim, sera gazı salımını azaltma konusundaki tasarılara daha kolay özendirilebilecek, bu alanda istek yaratılabilecek; böylece, özellikle uzun vadede başta enerji güvenliği olmak üzere ülke ekonomisine katkı sağlanabilecek;

- Bu protokol, aynı zamanda AB çevre edinçlerinin bir parçasıdır; dolayısıyla, AB, onun yerini alacak yeni bir anlaşmayı da edinçleri arasına katacaktır; sonuç olarak, ülkemiz, 2012’den sonraki dönemi önemseyen AB’nin isteği doğrultusunda bu protokolün katılımcısı olarak geleceğe yönelik hazırlıklara bir an önce başlamış olacaktır; bu durum ülkemize, iklim değişikliğiyle savaşım konusunda AB’ye uyum bağlamında, Kyoto Protokolü’ne katılmış bir ülke olması dolayısıyla AB’yle işbirliğini geliştirme açısından olanaklar sağlayacak.

*

Konu, ‘bir haber’ olarak geçiştirilecek türden değil! Yayılmacılar, insanların başına açtıkları belalar yetmezmiş gibi, bir de gezegenimizin ikliminin canına okudular... Şimdi de bakıyoruz, bu başsuçlular, işlerine gelmediğinde tanımadıkları, dahası, kaba güç gösterileriyle işlevsizleştirdikleri ‘Birleşmiş Milletler’ denen kuklayı arkalarına alarak dünyayı kurtarmaya soyunmuşlar... Hiçbir hesap ödemeden...

Biz de tutmuş, ...


İnal Karagözoğlu
Yarımca, 7 Şubat 2009

Hiç yorum yok: