Aynen…
Evrende aklı
olan varlıkların sayısı nedir? Bunlar nerelerdedir? Evcilinden türlü biçimde
yararlandıklarımıza, korktuklarımıza, şu ya da bu biçimde bize zarar
verenlerine ve şimdi aklıma gelmeyen daha başka hayvanlara, dahası bitkilere
kadar dünyamızdaki hangi canlılarda akıl vardır ve ne kadar? Ve biz insanlar
akıllı geçiniyoruz değil mi?
Peki, insan
aklının almayacağı şeyleri kimler akıl eder? İşte o şeylerden üç basamaktan
oluşan biri:
1. 11 Mayıs
2011 günü İstanbul’da bir sözleşme metni imzaya açıldı: Kadına
Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair
Avrupa Konseyi Sözleşmesi.¹ Ne güzel… Böyle bir şeyin ülkemizde yapılmış
olmasından kim gurur duymaz… Ve bu sözleşmeye imza koyan ilk ülke olma onuru da
bize ait; Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) de 2011 Kasımında Sözleşme’yi onayladı.
Kısaca
İstanbul Sözleşmesi diye adlandırılan ve Avrupa Konseyi Sözleşmeler Dizisi’nde
210 numarada yer alan Sözleşme, ülkemiz açısından geçen ağustos ayı başında
yürürlüğe girmiş bulunuyor.
İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Sözleşmeler
Dizisi’nde 210 numaralı belge.
2. Adalet ve
Kalkınma Partisi’nden beş grup başkanvekili, 20 Şubat 2012 günü TBMM’ye,
Zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılmasını ve eğitim sisteminin 4+4+4
biçiminde kademelendirilmesini öngören “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlıklı bir kanun teklifi
sundu. Teklif, türlü ortamlarda tartşmalara yol açadursun ilgili komisyondan yıldırım
hızıyla geçecek, 11 Mart 2012’de de Meclis’in onayına mazhar olacaktı. Kısaca “4+4+4” diyoruz ona…
3. Bakanlar
Kurulu, geçen günlerde Ortaöğretim Yönetmeliği’nin öğrencilerin kılık ve
kıyafetlerine ilişkin maddesinde değişiklik yaparak 4’üncü maddedeki ‘baş açık’
tanımlamasını çıkardı, bununla ilintisi olan cümleyi kaldırdı.
Ve haddim olmayarak
bu üçüncü basamakta yer alan tasarrufa ilişkin önemli bir eksikliği belirtmek
isterim: Yönetmeliği ‘başı açık’lıktan kurtaran bu ‘düzen’leme okullar
açılmazdan çok çok önce yapılmalıydı, diyorum. Niye? Birkaç ‘gariban’a 10-17
yaş grubu kız çocukları için başörtüsü ticaretinin kapısı açılmış olurdu da
ondan. Yanlış mıyım?
*
Kadına yönelik şiddet, ister aileiçi olsun ister dışı, ille de bıçakla,
satırla, sopayla, tekmeyle-tokatla, pompalı-pompasız ateşli silahlarla ya da
sözle, aşağılamayla, türlü yollarla tacizle, cinsel yolla falanlarla olmaz. Ya
ne yollarla da olur? Biz
insanlar akıllı geçiniyor değil miydik? Düşün düşün, aklına geleni beğen…
Ve akıl vermiş
olmayayım, benim aklıma, yasalarla, tüzüklerle, yönetmeliklerle, yönergelerle
oynamaklar, ince ayarlı telkinlerde bulunmaklar filan gibi cinlikler geliyor
da… İnsan aklının almayacağı şeyler yani; aynen…
Öte yandan da,
yukarıdaki 3 numaranın, Avrupa Konseyi Sözleşmelerinden 210 numarayı fena hâlde
taciz ettiği fikrindeyim. Aynen. Bakalım, bu duruma GREVIO² ne diyecek? Ama önce içerden birilerinin
bir şeyler demeleri gerekir, o da başka… Yani.
İnal Karagözoğlu
26 Eylül 2014
________________
(Ayrıca bkz. http://www.coe.int/en/web/portal/turkey
, http://www.istanbulcahvio.com/tr/istanbul-sozlesmesi-hakkinda/
.)
² GREVIO: Kadınlara yönelik
şiddetle ve aileiçi şiddetle mücadele konusundaki sözleşmenin taraflarca
uygulanmasını izleyecek olan uzmanlardan oluşan heyet (the Group of Experts on
Action against Violence against Women and Domestic Violence).
Anahtar sözcükler: 4+4+4, akıl, akıllı, Avrupa Konseyi, baş açık, ‘düzen’, GREVIO, kadın,
kız çocukları, sözleşme, şiddet, taciz, yönetmelik
Not: İlgilik Com'dan (www.ilgilik.com) alınan bu yazı, ilk kez, belirtilen alanda 26 Eyl. 2014 günü 15:41'de yayımlanmştır.