Bu Blogda Ara

19 Aralık 2008 Cuma

‘Türk Sözleri Defteri’?


Kaşgarlı Mahmut Bin Yaşında


Türk dili bilgini Kaşgarlı Mahmut bin yaşında... İlk dil bilginimiz sayılan Kaşkarlı Mahmut’un 1008 yılında doğduğu kabul ediliyor. O, aynı zamanda ilk sözlükbilimcimiz, ilk ansiklopedicimiz, ilk coğrafyacımız... Bu nitelemeler, verdiği yapıttan, en yaygın adıyla “Divanü Lugati’t-Türk”ten ötürü. Yirmi yıllık bir önçalışmaya dayanan sözlüğünü 25 Ocak 1072’de yazmaya başlamış, 10 Şubat 1074’te tamamlamış; yirmi iki yıllık yoğun bir çalışma... Bu bilgiler yapıtın son sayfasında yer alıyor.

Kaşgarlı Mahmut, kitabını, Türkçe’nin zenginliğini ortaya koymak, dahası, Araplar’a Türkçe öğretmek amacıyla yazmış. Divanü Lugati’t-Türk, bu özelliğiyle, Türk coğrafyası belgeseli de olmasının yanı sıra bir dil öğretimi kitabıdır da...

*
‘Kaşgarlı Mahmut’ adı ile bu sözlüğün adı konularında aklımı kurcalayan birkaç şey var. Birincisi, kimi kaynaklar, Kaşgarlı Mahmut’un adını ‘Kâşgarlı Mahmud’ olarak veriyor. ‘Mahmud’ sözcüğündeki ‘d’yi anlayabiliyorum: dilimize Arapça’dan gelen bu sözcüğün kökü bu dilde ‘medh’ (meth: övgü, övme) olduğundan Arapça’da ‘övülmüş’ anlamına gelen ‘mahmud/Mahmud’ sözcüğünün son harfi de yine bu dilde ‘dal’dır. Ancak, ‘Kaşgar’ın niye ‘Kâşgar’ biçiminde yazıldığını anlayamıyorum. Şundan ötürü anlayamıyorum: Kaşgar kenti, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin batısında ve ‘Kaşgar’ sözcüğü, 10’uncu yüzyıldan bu yana Arap abecesi kullanılan Uygurca’da sırasıyla kaf, he, şın, kaf, he, rı (ق ە ش ق ە ر) harfleriyle yazılıyor; dolayısıyla, bu adın dilimizde ‘Keşker’ diye yazılması/sesletilmesi doğru olmaz mı? Hadi, -‘kaf’ kalın sesletilen bir harf olduğundan- ‘Kaşkar/Kaşgar’ diyelim... ‘Kâşgar’ da ne oluyor, sormadan edemiyorum. ‘A’daki düzeltme imi ‘k’yi mi inceltiyor, ‘a’yı mı uzatıyor? Yoksa her iki görevi de birden mi yapıyor? Çık çıkabilirsen işin içinden!

İkincisine gelirsem...

Sorunum, “Divanü Lugati’t-Türk” adından, bu adın benzerlerinden kaynaklanıyor. Bu yapıtın adında bir birlik sağlayamamışız. Olacak şey mi?!... Şu listeye bir bakınız, hepsi de dolaşımda:

Divanü Lugati’t-Türk
Divanü Lügati’t-Türk
Divanü Lûgat-it-Türk
Divan-ü Lügat-it Türk
Divânü Lugâti’t Türk
Divânü Lugâti’t-Türk
Divânü Lügati't-Türk
Divân-ı Lügati’t-Türk
Divanü-Lügat-it Türk
Divan-ı Lügati’t Türk
Divan-ı Lügat-it Türk
...

Bunlar yetmezmiş gibi, bir de ‘Divan-ı Lügati Türk’ var!

Bence, burada sorunu çözecek olan anahtar sözcük ‘divan’. Bu Arapça sözcüğün akla pek gelmeyen bir anlamı da ‘defter’dir*. Sonuca ulaşmamda, Arapça “Lugati’t-Türk” tamlamasının bu dildeki harf sıralaması da ışık tutuyor: lam, gayn, elif, te // elif, lam, te, rı, kef (ل غ ا ت // ا ل ت ر ك); yani, “Lügat-ül Türk’; Türkçesi, ‘Türk Sözlüğü’ / ‘Türk Sözleri’. “Divanü Lugati’t-Türk” söz kümesin -dolayısıyla benzerlerinin- Türkçesi de “Defter - Türk Sözleri” ya da “Türk Sözleri Defteri” niye olmasın? Burada bir şeyi belirmeliyim, bu kitabın Arapça özgün adındaki ‘divan’ sözcüğü, kendinden sonra gelen tamlama biçimindeki söz kümesinyle tamlama oluşturmuyor. Niye? ‘Lügat’ sözcüğünün başında ‘el’ (ا ل ) öneki yok da ondan...

Sonuç: UNESCO’nun, 2008 yılını ‘Kaşgarlı Mahmut Yılı’ olarak duyuracak denli önemli gördüğü bir ulu kişinin adında da yapıtında da birlik sağlayamamışız. ‘Dil Atamız’ sayılan Kaşgarlı Mahmut’a layık olmak, bu birliği sağlamaktan da geçmiyor mu?

Ben, geç kalmış bir tartışmayı başlatmak amacıyla da döktüm düşüncelerimi ortaya... Yanlışlarım olması kaçınılmaz.


İnal Karagözoğlu
Yarımca, 18 Aralık 2008


_________________
* divan: Ar. Makam sahibinin oturduğu minder, sedir; Divan Edebiyatı şairlerinin şiirlerini topladıkları yapıt; şiir derlemi (koleksiyonu); kurultay, meclis; yazmanlar heyeti; büro, sekretarya; mahkeme; defter, özellikle resmi karar ve hesapların yazıldığı defter; arşiv.


Kaynak: www.ilgilik.net

Hiç yorum yok: