Bu Blogda Ara

3 Aralık 2008 Çarşamba

İsviçre’nin Armağanı...

Bir Özür mü?


Ülkemiz ile İsviçre...

İlişkileri 1898’e dayanıyor; Osmanlı Devleti bu tarihte Cenevre’de konsolosluk açmış. İki yıl sonra bu temsili elçilik düzeyine çıkarmış, 1915’te de bu elçilik Bern’e kaydırılmış...

Cumhuriyet dönemine gelince... Önce 19 Eylül 1925’te bir dostluk antlaşması, ardından da düzeyleri gittikçe yükseltilen karşılıklı temsilcilikler... İsviçre ülkemizdeki ilk büyükelçiliğini 1928 yılında açmış.

Öte yandan, ülkemizin, Misakımilli hedeflerine büyük ölçüde ulaşmış olarak uluslararası topluma bağımsız ve eşit haklara sahip bir devlet kimliğiyle kabul edilmesini sağlayan antlaşma, adını bu ülkenin Lozan kentinden alıyor: Lozan Antlaşması...

17 Şubat 1926 tarihli ilk medeni kanunumuz ‘Türk Kanunu Medenisi’nin düzenlenmesinde İsviçre’ninkinden yararlanmışız.

Bu ülkede, 110 binden çok Türk yaşıyor. Türkler, İsviçre’de yerleşmiş yabancılar arasında yüzde beşle 5’inci sırada.

İşte bu İsviçre, 80’li yılların başından beri Lozan Antlaşması törenlerinin yapılmasına çeşitli engeller çıkarmakta. Ulusal Meclisi’nin 2002’de kabul ettiği “1915 Ermeni Soykırımının Tanınması” başlıklı bildiriye dayanarak “Ermeni soykırımı yoktur” demeyi suç sayıyor.

Ve...




İsviçre'den...(Kaynak: nethaber.com)

İsviçre (İsviçre Konfederasyonu) Başkanı Pascal Couchepin, geçen ay Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuğu olarak ülkemize resmi bir ziyarette bulundu. Ziyaret, İsviçre’nin ülkemizde temsil edilişinin 80. yıldönümüne rastlaması dolayısıyla özel bir önem, anlam taşıyordu. Ve İsviçre Başkanı Couchepin, iki ülke arasında devlet başkanları düzeyinde gerçekleştirilen bu ilk ziyareti çok çok özel bir armağanla renklendirmek istemiş olmalı, bize armağan olarak Lozan Antlaşması'nın imzalandığı masayı getirmişti. Bu tarihsel masa, Antlaşma’nın imzalandığı Rumine Sarayı’nın deposunda korunmaktaydı.
*
Düşünmeden edemiyorum: İsviçre Başkanı Pascal Couchepin’in bu anlamlı armağanı bir özür anlamı da taşıyor mu?

Öte yandan, dilerim, bu anlam yüklü masa bizde de bir depoda ‘koruma altına’ alınmaz. Benim bildiğim, şimdilik Ankara’da Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde; yakında Birinci Meclis
binasında sergilenecekmiş. Burası, Kurtuluş Savaşı Müzesi olduydu.



Lozan, 24 Temmuz 1923. (Kaynak: images.google.com)

Son olarak diyeceğim, unutulmaması gereken, Cumhuriyetimiz’in, Batılı yayılmacı sömürgenlere karşı verilen savaşla kurulmuş olduğu gerçeğidir. Lozan’da kurulan ‘masa’ da işte o savaşın özeti!


İnal Karagözoğlu
Yarımca, 3 Aralık 2008





© 2008 İK