Bu Blogda Ara

13 Şubat 2010 Cumartesi

‘Ufak’ Şeyler…

Halid Ziya’ya Acı Vermek


Televizyonda bir dizi var, her bölümünde eşimle birlikte beyazcama yapışıyoruz. Akşamdan gece yarılarına kadar… ‘Aşk-ı Memnu’ adlı ‘şey’den söz ediyorum. Hani şu, duyurularını, sunularını sıvaşık bir sesin yaptığı diziden… Geçen perşembe akşamı milletçe altmışıncı bölümünü idrak ettik. Halid Ziya Uşaklıgil’in aynı adlı romanından uyarlandığı söyleniyor.


Aşk-ı Memnu’nun Türk harfleriyle ilk basımını 1939’da Hilmi Kitabevi yapmış.

Benim bu diziyle sorunum var. Hayır, ‘örf ve âdetlerimize uygun düşmüyor’ diyenlerden değilim; burada tanık olunanlar ‘kamuya açık’ o kadar. Madame Bovary’nin yayımlanmasının üzerinden yüz otuz yedi koca yıl geçmiş… Hâlâ mı böyle şeylere şey edeceğiz!?


Sıra Aşk-ı Memnu’ya geldi mi, eşimle ben akşamdan gece yarılarına kadar sinek gibi beyazcama yapışıyoruz.

Benim derdim, diziye ilişkin duyurulardaki, sunulardaki o sıvaşık sesin Uşaklıgil’in adını söylerken ‘Halid’in ‘a’sını kısa sesletmesi. Dizi ilk başladığından beri bu böyle. “Ha bu hafta düzeltirler ha gelecek hafta düzeltirler” diye diye önceki günü ettim: bakıyorum, ilgililerin durumdan memnuniyeti sürüyor.


Gerçekçilik akımının öncüsü Fransız yazar Gustave Flaubert, Madame Bovary’sini ilk kez 1857’de yayımlamıştı.

Dizinin genelağ sayfasında şimdiye kadar beş yüze yakın yorum yapılmış; içlerinde şu benim takıldığım “kısa a’lı Halit” meselesine değinileni yok. Millet, son zamanlarda daha çok “ya nası nihal&behlül dersiniz yaa??arada AŞK yok,TUTKU yok,SEVGİ yokkkk..yokk yokk yokk hiçbişi yokkk!!!sadece hastalıklı zengin kızı nihalin behlül saplantısı var ortada!!nihal behlül ilişkisini ASLA desteklemiyoruzzzzz!!!!!bu bir dizi ve biz bu dizide AŞK görmek istiyoruzzzz..gerçek aşkı ama!!!behlül&bihter aşkını.........” ayaklarında… İlk yorumlar da, “kıvanç tatlıtuğ ekranlara çok yakışıyor eminim bu rolünde hakkını vericektir kendisine başarılar diliyrm. dizinin yaprak dökümü gibi uzun soluklu ve başarılı olmasını dilerim / ötle bi kadrosu varki izlemememk elde deiğil.beren saate ve kıvanç tatlutuğa öyle yakışmışki rol harika bir dizi 5-6 sene hiç bitmez umarım:):)” makamından şeyler…


Uşaklıgil, yazında gerçekçiliğin bizdeki ilk temsilcisi. Adının doğru düzgün söylenemeyişi beni üzüyor.

“E bu derdini sen yazsaydın” denirse, yanıtım “Kim okur, kim dinler” olur. Ama dur, yazacağım… Bence bu dizi daha çok su kaldırır; bir altmış bölüm daha beklerim şahsen; bakalım Halit’in a’sı uzayacak mı? Bire yüz yirmi bahse girerim, uzamaz. Ancak, yalnızca benim yazmam şartıyla… Başkaları da yazarsa onu saymam. Bunu da burada demiş olayım. Ve dilerim yüzüm kara çıkar.

*
Yazınımızın doğalcı-gerçekçi ilk romancısı sayılan Uşaklıgil’in ilk adını dilimizin yaygın yazım kurallarına uyarak ‘Halit’ diye yazmak ve öyle sesletmek tamam, ama a’sını kısa kesmek yakışık almıyor. Hele hele Kanal D ile diziyi kotaran Ay Yapım’a hiç… Yapımcılık da yayımcılık da zor iştir; hakkını vermek gerekir. İnsanlar doğru şeyler öğrenmeli bu işleri yapanlardan. Öyle değil mi?

Halid Ziya’ya acı vermek beni üzüyor.


İnal Karagözoğlu
Yarımca, 13 Şubat 2010

______________________
Fotoğrafların kaynağı sırasıyla:
- Gitti Gidiyor
- Web TV
- Wikipedia >>> Wikipedia
- Wikipedia

© 2010 ilgilik

Hiç yorum yok: